Deizm yaşadığımız 21'nci yüz yıl'da genç nesillerin, dikkatini çeken bir dini akım haline gelmiştir. Kısa bir araştırma yaptığımız zaman karşımıza ilk çıkan, Deizm ile ilgili bilgiler. Şunlardır;
Deizm veya yaradancılık, doğal dünyaya dair gözlemler ve mantığın kaynağını oluşturduğu; dinsel bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy ve esine dayalı tüm dinleri reddeden bir Tanrı inancıdır. Deist felsefeye göre Tanrı vardır ve nihai olarak evrenin yaratılmasından sorumludur, ancak yaratılan dünya'ya doğrudan müdahale etmez. Eşdeğer olarak deizm, Tanrı'nın varoluşunu her şeyin sebebi olarak ortaya koyan ve onun kusursuzluğunu (ve genellikle doğal hukuk ile takdir-i ilahinin varlığını da) kabul eden, ancak Tanrı'nın evrende mucizeler aracılığıyla ilahi vahyi veya doğrudan müdahalesini reddeden görüş olarak da tanımlanabilir.
İnanışın tanımlanmasında kullanılan doğal din ya da doğal inanç kavramları, hiçbir aracı olmaksızın sadece akıl yoluyla kavranabilecek yalın bir Tanrı inancını belirtir. Bu inancı benimseyen kişiye deist denir.
Deizm kavramı ilk olarak 17. yüzyıl'da özellikle İngiltere'de kullanılmaya başlanmıştır. İlginçtir ki, Deizm'de Kehanetlerin, mucizelerin, dinsel dogmaların, demagojilerin ve kaynağı ilahi ilan edilen dinlerin reddinden dolayı peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günâh, ibâdet, dua, vahiy, melek, cin, şeytan, cennet, cehennem, ahiret ve kader gibi kavramların bu inanışta yeri yoktur.
Belirli bir öncüsü, merkezi bulunmaması sebebiyle deizmde ihtiyaç duyulan tek şey sağduyulu olmak ve her şeyi akıl süzgecinden geçirmektir. Deizmin temel inançları dışında bazı deistler ölümden sonra yaşama veya reenkarnasyona inanabilir. Deizm, evrim teorisine karşı değildir. Deizme göre insan, Tanrı'nın oluşturduğu kurallar çerçevesinde, daha ilkel canlıların evrimleşmesi sonucu oluşmuş olabilir. Bir Yaratıcıya inanmak, o Yaratıcının, insanı aşama geçirmeksizin bir anda yarattığı fikrine inanmayı gerektirmez. Evrim teorisine karşı ortaya atılan akıllı tasarım görüşü deizmde bulunmak zorunda değildir.
Bu kısa açıklamadan sonra siz değerli okuyucularıma bir soru sormak istiyorum.
Dindarlık neden azalıyor, Çağın modern inanışı Deizm Ülkemizde neden artıyor. Deizme inanan kesim ne yazık ki bizim gelecek kuşaklarımız gençlerdir. Nerede yanlış yaptık.? Sahi bize ne oldu toplum olarak, sosyal medya'da sosyal deney yapan videolar mevcut.
Dinimiz ile ilgili sorular soruyorlar, gençlerimize ve inanın üzücü cevaplar veriyorlar. Dini, örfi, gelenek göreneklerimiz ile ilgili alaycı bir tavırla cevap veriyorlar. Unutmayalım milleti, millet yapan Dini, örfi gelenek ve görenekleridir. Aile bireyleri olarak elimizden geldiğince gençlerimize geleneklerimizi, göreneklerimizi dini ve milli, kültürel değerlerimizi lütfen aşılayalım.
Teknoloji'nin gelişmesi ile toplumumuza yönelik, ailevi değerlerimizden tutunda dini geleneklerimize kadar sistematik bir biçimde, Psikolojik operasyon çekilmektedir. Teknoloji'nin geliştiği, buna bağlı olarak iletişim imkânlarının oldukça arttığı günümüzde, yanlış inanç ve düşünce akımlarının hızla yayılma imkânı bulduğu bir gerçek. Özellikle genç nesiller açısından bakıldığında konu daha da önem kazanıyor.
Güzel dinimizin farkında olalım, İnanmak insanın doğuştan getirdiği fıtri bir duygudur. Tarih boyunca insan, bir yaratıcıya inanma, ona bağlanma ve zor zamanlarında sığınma ihtiyacı hissetmiş, nereden geldiği, nereye gideceği, ölüm ve sonrasında nelerle karşılaşacağına dair soruların cevabını bulmak istemiştir. Din, bu hayati soruların cevabını veren, zorluklar karşısında kişiyi ayakta tutan ve hayata tutunmasını sağlayan en güvenli sığınaktır. Hayatı anlamlandırmada ve geleceğe yön vermede güçlü bir kılavuzdur. Dinin insan üzerindeki etkisi sadece inanma duygusuyla da sınırlı kalmaz; hayata bakışını, olaylar karşısındaki yaklaşımını da büyük ölçüde etkiler. Milletlerin sanat, estetik ve mimari tarzlarında, edebiyattan kültür ve medeniyet tasavvuruna kadar çok geniş bir yelpazede dinin etkisini açık bir şekilde görmek mümkündür. Bir anlamda milletin hayat tarzı, âdeta inanç değerlerinin özeti mesabesindedir. Çünkü din, hayatın tamamına damgasını vuran kapsayıcı ve güçlü bir dinamiktir.
Perde arkasında ki gizli yapılar, aktörler düşünüyorlar,Türk Milleti'nin gençliğini nasıl, Dini yaşantısından ve örf, adetlerinden kopartırız diye kafa yoruyorlar.Ve örfi,adetlerimize uygun olmayan entrikalarla karşımıza çıkıyorlar.Gençlerimizin devşirildiği yer sosyal medya alanlarıdır. Misyonerler ile etki ajanları sosyal medya sayfalarında bir nevi ortak faaliyet yürütmektedirler.
Günümüz dünyasında Avrupa, genelinde islama karşı zaman, zaman çeşitli kara propagandalar üretilmiş ve uygulamıştır. Yaşadığımız 21'nci yüzyılda ise; teknoloji sayesinde her alanda daha yoğun propagandalara yönelmiştirler. Gizli yapılanmalar ve gizli servisler muazzam bir şekilde üzerimize geliyorlar. Yarı açık, örtülü şekilde. Onlarda farkında aslında biliyor musunuz, Dünya genelinde müslümanlığın, hızlıca yayılmasından korkuyorlar. Yaptıkları faaliyetler ise İslam’dan bu milleti nasıl kopartırız. Örneklendirme yaparak gidelim, Müslümanlarla islamiyeti ılımlaştırma, dinler arası diyalog, müslümanları islamiyetten kopartarak, şeytaniyata yöneltmek . Amaçları belli müslümanları yaşadıkları islami değerlerden uzaklaştırmak. Sinsice oyunlarından örnek verelim. Yapılan araştırmalarda dijital oyunlarda islamofobik tehlikeleri görülmektedir.Öyle bir peygamberin ümmetiyiz, ki dinimiz hoş görü dinidir. İslamofobiyi besleyen önemli kaynaklardan birisi terördür. Sözde din adına yapılan terörist saldırılar neticesinde İslam hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan kitleler İslam’ın bir şiddet dini olduğu izlenimine kapılmakta, İslam’a ve onun takipçilerine karşı cephe alabilmektedirler. Kimi zaman bu durum beraberinde Müslümanlara karşı işlenen sözlü ve fiziki saldırıları getirmektedir. İslam’ın terörle ilişkilendirilmemesi lazım haberlerde izliyoruz. Avrupa’da yaşayan müslümanlara karşı son dönemde saldırılar artmış durumdadır. Avrupa’da cami yakmaları vb gibi. Avrupa’nın yersiz korkusuz islamiyetin dünya genelinde yaygınlaşmasından kaynaklanmaktadır. Covid-19 virüsü nedeni ile Türkiye Cumhuriyeti Dünya ülkelerine elinden geldiğince yardım etmektedir. Bu malzemelerin çoğunluğu, Tıbbi malzeme olarak, Maske, Dezenfektan, Eldiven, Ceset torbası, tulum gibi. Ve Avrupa ülkelerine gönderilen malzeme kutularının üzerine Mevlana’nın, ‘Ümitsizliğin ardından nice ümitler var. Karanlığın ardından nice güneşler var’ sözleri ile yardım kolileri gönderilmektedir. Bizim Dinimiz hoş görü dini'dir. Geçmişten gelen Türk İslam ülküsü ile ihtiyaç duyulan her ülkeye mutlaka el uzatmışızdır.
Şu an en çok ihtiyaç duyduğumuz yediden, yetmişe Millileşmektir. Milli ve Kültürel manevi değerlerimize sahip çıkmalıyız sosyal medya da kaynağı belli olmayan sayfalar milli ve manevi ile dini inançlarımıza karşı bir propaganda yürütmektedir.
Bilinçli nesiller olarak farkında olmalıyız. Yıllardır, Bu Vatanın değerleri ile bu Milletin örf ve adetleri ile uğraştılar, toplumsal değerlerimizi yıkmak istediler. Ama unuttukları bir şey var. Türk Milleti yediden, yetmişe Atalarından aldığı değerler doğrultusunda hareket ediyor.
Kadim Devletlerin kadimden gelen vizyonları olur.
Aktif Ziyaretçi | 35 |
Bugün Toplam | 511 |
Toplam Ziyaret | 467251 |
Alış | Satış | |
---|---|---|
Dolar | 34.4254 | 34.5633 |
Euro | 36.2505 | 36.3957 |