• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
EMNİYET HABER
Takvim
Linkler
Site Haritası
OPERASYONLAR
EMNİYET HABER

























































































Ercüment ÖZDİKER

Emniyet Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Emniyet Haber Gazetesi Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

ÖNCE İNSAN OLMAK

 İnsanoğlunun geçmişine baktığımızda özellikle Müslüman Türk toplumunun geçmişinde hak, hukuk, adaletin hâkim olduğu merhamet sahibi insanların, günümüzdeki gibi azınlıkta değil çoğunlukta olduğunu görürüz. Bu üstün meziyetlere sahip olmadığı halde övünen günümüzün insanlığı, atalarının emanetine maalesef sahip çıkamamıştır. En ufak bir tartışmayı büyütüp ortalığı adeta kan gölüne çeviren insanlığın geldiği noktayı sanırım izah etmeye gerek yok. Toplumun genelinde mütevazi kişilikli, merhamet sahibi hem kutsal hem de manevi değerlerine azami ölçüde değer veren ve sahip çıkan, bir elin parmakları kadar azalan o güzel insanları her yerde arar hale geldik. Tabi bu hayati meselenin farkında olanlar için ehemmiyet taşır. İnsan değer verendir. İnsan takdir edendir. İnsan kadir, kıymet bilendir. Hayır peşinde koşan vefalı insan modelini herkes sever ve takdir eder. Aslında bu hassas mesele sadece takdirle nihayet bulmuyor. Esas olan tüm kutsal ve manevi değerlerin hayatlara tatbik edilmesidir. Koskoca kâinatın bir parçası olduğunu düşünen insan, Hikmeti Hüda’nın varlığını ruhunda ve bedeninde hissettiğinde değişim başlamış demektir. Yüce Allah’ın mekân edindiği kalp, aslında tüm kâinatı içine alır. Marifet önce insan olmayı diledikten sonra bu yolda aşkla, sabır ve şükürle İnsan-ı Kâmile doğru ulaşmaktır. Tüm Dünya geldiğimiz şu noktada maalesef İNSANLIK rütbesinde dahi sürekli duramıyor. Kardeşin kardeşi hunharca katlettiği, haram ya da helal ayırımı yapmadan, merhametten yoksun çoğunluğun endişesi adeta bir virüs gibi her yere yayılmış durumda. Yüce Allah ayetinde şöyle buyurur. “Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz” Bu sebeple insanlığın çöküşleri giderek artmaktadır. Neden ve niçin var olduğunu, nereye doğru gittiğini merak dahi etmeyen, gününü gün ederek pervasızca yaşayan insan modelini artık her yerde çokça görebilirsiniz. Sırlarla dolu Alemin içinde gözleri kör, kulakları sağır, aklınla kalbini yönetmeye çalışan insan modeli ne kadar kayıpta ne kadar zarardadır bir bilse. “İnsana ve Eşyaya dayalı” uğruna gözyaşı döktüğü, onun için ölürüm dediği sevgiler, aşklar, bağlılıklar hepsi geçicidir ve ölümlüdür. Esas olan ve ölümsüz olan Allah aşkıdır. Onun aşkıyla seven, onun adıyla tüm işlerini gören İnsan hem mutludur hem de kârdadır. Küçük bir sır ile yazımızı sonlandıralım. “Her şey bir olmuş, beni bana anlatıyor”



Sabrediyoruz, Çünkü Güçlüyüz


Değerli okurlar nereye baksak acı ve gözyaşı gördüğümüz zor günler yaşıyoruz. Öncelikli olarak son yaşadığımız ve özellikle Kastamonu, Bozkurtta etkili olan SEL felaketi diğer tarafta yüreklerimizi dağlayan Orman Yangınları…

Yangın ve Sellerde birçok vatandaşımız maalesef hayatlarını kaybettiler. Ormanlarımızın ekolojik dengesini sağlayan her cinsten hayvan türleri çıkan yangınlarda yok oldu. Vatandaşlarımızın evi, bağı, bahçesi, araçları kısacası her şey kül oldu. Devletimiz meydana gelen felaketlerde elinden gelen tüm imkân ve olanakları edata seferber etti. Devletimizin ve yerel yönetimin tüm idarecileri sahadaydı ve adım, adım takiptelerdi.  Türkiye üzerinde birçok oyunlar oynayan ve yıllardır içimize kadar sızan karanlık dış güçlerin elemanları ve Terör Örgütlerinin, özellikle Devletimizin bitme noktasına kadar getirdiği Terör Örgütü PKK’nın süregelen senaryoları bitmek tükenmek bilmiyor. Meydana gelen yangınların kontrollü olarak çıkarıldığını, çıkar ve menfaat doğrultusunda gerçekleştirildiğini servis eden karanlık zihniyetler, yaptıkları sortilerle havada neredeyse çarpışma riskiyle karşı karşıya gelen helikopterlerimiz için, “Biz burada yanıyoruz nerede bu devlet helikopter yok, uçak yok, şu yok, bu yok” diye memleketi kaos ortamına sokmaya çalışan karanlık zihniyetler sizce bu ülkenin vatandaşı olabilirmi? Bile isteye ormanlarımızı ateşe verenlerle, Yangın veya Sel felaketi üzerinden prim yapmaya çalışanlar bırakın bu ülkenin vatandaşı olmayı İnsan bile olamazlar. Devletimiz tüm organlarıyla hain emellerine ulaşamayan provokatörleri tek tek tespit ederek gereğini layıkı ile yapıyor çok şükür. Son günlerde yüksek sınırlarda seyreden Koronavirüs salgını ve kaybettiğimiz canlar... Ciğerimizi dağlayan sel felaketlerinde kaybettiğimiz canlar… Ve yine yüreğimizi yakan Orman Yangınlarında kaybettiğimiz canlar… Hüzünlüyüz, gözyaşlarımıza çoğu zaman hâkim olamıyoruz doğal olarak. Gerçek Türk kanı taşıyan herkes iyi biliyorum ki mahzundur, kederlidir. Dinlerin arasında en şereflisi Yüce İslam dinidir. Bunun sebebi ise İslam Dini, tüm dinleri hoş karşılar ve dosdoğru yolu gösterir. Cami, Kilise ve Sinegog’un aynı sokakta olduğu bir ülkedir Türkiye… “İslam” kardeşlik, Birlik ve Beraberliktir. Yüce Allah’a şükürler olsun bizler hem Müslüman hem de Türk olarak doğduk ve yaşadık. Bu bir şereftir. Ancak neredeyse tüm dünya da özellikle İslam’a ve biz Türklere karşı ciddi bir antipati yaşanıyor. Sözde medeni olduklarını savunan ülkeler, konu islam olunca edata vahşi bir canavar haline geliyorlar. Keza Türk olmanın gururu, bizdeki inanç, bağlılık, birlik ve beraberlik ruhuda çoğu ülkeler için oldukça rahatsız edici.  Ülkemizi yakıp, yıkmaya çalışan terör örgütlerinede, sempatizan ve destekçilerine karşı duracak İmanımızda, İnancımızda tamdır. Türkiye güçlü bir ülkedir. Ezanla dünyaya gelen, sela ile toprağa giden bu aziz milletin huzurunu kimse bozamaz. Azrail Aleyhisselama bile meydan okuyan Hz. Hamza’nın koca yürekli askerleri, kahraman polisi ve tüm Güvenlik güçleri 7/24 ayaktadır ve görevinin başındadır. Kastamonu, Sinop, Bartın ve özellikle en büyük can kaybının yaşandığı Bozkurtta yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.  Ülkemiz genelinde meydana gelen yangınlarda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza ve yangınlarla mücadele verirken Şehit olan tüm görevli ekiplerimize, Yüce Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Özellikle Yangın ve Sel felaketlerinde görev alan ve canı pahasına mücadele veren Devletimizin tüm organlarına, Afad ekiplerimize, Sağlık ekiplerimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahraman mensuplarına, Şerefli Türk Polisimize, Orman İşletme Müdürlüğü bünyesinde çalışan kahraman Ormancılarımıza, Yangınlarda görevli ekiplerimizi yalnız bırakmayan ve canı pahasına mücadele veren halkımıza ve emeği geçen herkese gönülden teşekkürler. Allah her birinden ayrı, ayrı razı olsun. Gözyaşlarımızı yüreğimizde saklıyor, sabrediyor ve şükrediyoruz. Bu acıların ve felaketlerin bir daha yaşanmaması dileğiyle Allah’a Emanet Olunuz. Selam ve Dua ile hoşçakalın.

Asla Umudunu Kaybetme

 Değerli okurlar günümüz dünyasında uzun bir süre daha maalesef gündemini koruyacak olan Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19) salgını ile mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Tabi ki eski normallerimizi özlüyoruz. Türk Milleti sohbeti sever. Sarılmanın ve tokalaşmanın gelenek olduğu bir atmosferde yetiştik her birimiz. Ama geleceğimiz adına ve birbirimize olan bağlılığımız adına kurallara uyacağız. Türkiye’de sürekli gerçekleşen olayların yanısıra, İçişleri Bakanlığımız tarafından verilen talimatlar doğrultusunda Covid-19 salgınının başladığı günden, günümüze kadar Güvenlik kuvvetlerimiz 7/24 hiç durmadan görev yapıyor. “Basın” Bir Milletin Müşterek Sesidir diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bizlere armağan ettiği cennet Vatanımızda, Emniyet Haber olarak bizlerde hiç durmadan çalışıyor ve habercilik görevimizi ifa etmeye gayret gösteriyoruz. Kuruluşumuzdan bugüne kadar her daim Devletimizin, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Kahraman Türk Polis Teşkilatımızın yanında yer aldık ve almaya da devam edeceğiz. Bizde ki bu sevda ne bir menfaate dayalıdır, ne de bir çıkar ilişkisine. Emniyet Haber Gazetesi bünyesinde yer alan bütün Asli ve Fahri Gazeteci kadrosunun tek amacı Vatanı için karşılıksız hizmet etmek ve Vatanı için mücadele veren kutlu yüreklerin her zaman yanında yer almaktır. Yürüdüğümüz bu yolun taşlarla, dikenlerle, her türlü tuzaklarla dolu olduğunun bilincindeyiz. Azimle ve kararlılıkla yürüdüğümüz bu yolun türlü meşakkatleri olduğunu, ülkemizi ve tabi ki bizimde etrafımızı saran çakalların olduğunu görüyor ve biliyoruz. 35 yıllık gazetecilik ve Polis muhabirliği hayatımda haftanın bir günü hava güneşli ise diğer günlerin yağmur, çamur, fırtına olduğunu canlı canlı yaşadık, gördük. Sosyal medya profilimin kapak fotoğrafında paylaştığım bir yazı vardır hiç değiştirmediğim “AŞK GÜZELDİR KARŞILIĞI VARSA, AMA KARŞILIKSIZDA SEVİLİR KARŞINDA Kİ VATANSA” İşte biz Vatanımızı ve Aziz Vatanımıza hizmet eden Kahraman evlatlarını hiçbir zaman yalnız bırakmadık. “Vatan sevgisi İmandandır” diyen Alimlerin cümlesine rahmet olsun. Alemlerin Rabbi Yüce Allah’tan korkmayanları, Devletin Polisi ve Askerine karşı çıkanları, gençlerimizi uyuşturucu belasıyla zehirleyenleri, korku ve kaos ortamı yaratmaya çalışan terör örgütü üyelerini haberci kimliğimizle çok yakından takip ediyor ve izliyoruz. Tüm Medyanın ve tabi ki Emniyet Haber’in görevi ülke genelinde Basına intikal ettirilen her türlü olayların haberini yapmaktır. Yani Devletimiz operasyon emrini verir, Güvenlik kuvvetlerimiz emri yerine getirir ve biz Basın mensupları olarak bu operasyonları yayınlar, haber haline getiririz. Anlaşılacağı üzere “Basın” kamu görevi yapar.. Kalemi doğruyu yazan, halkı doğru bilgilendiren, ülke genelinde oluşan her türlü haksızlığı, yolsuzluğu korkusuzca dile getiren Emniyet Haber Gazetesi olarak tüm Güvenlik kuvvetlerimize hayırlı, kazasız, belasız görevler diliyoruz. Kutsal Vatanımız için canlarını feda eden tüm Şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet diliyoruz. Aziz Vatanımız için mücadele veren tüm kutlu yüreklere selam olsun.

Ülkemizde Son Durum

 Emniyet Haber Gazetesi olarak günümüz Türkiye'sine göz attığımızda gece gündüz, 7/24, 365 gün hiç durmayan ve hiç bitip tükenmeyen bir olaylar zinciri içerisinde olduğumuzu sanırım anlatmaya gerek yok. Sosyal medya organlarımızdan günlük olarak paylaştığımız haberlerden de anlaşılacağı üzere olaysız ve sakin geçen bir günümüz yok maalesef..Öncelikli olarak ülkemizin başına adeta bela olan Uyuşturucu ile mücadele var. Polis, Jandarma ve İstihbarat güçlerimizin hiç durmadan takip ettiği ve tepelerine bindiği Uyuşturucu Şebekeleri, amaçlarına ulaşma yolunda (Uyuşturucu transferi, satışı, nakliyesi ve pazarlaması) birbirinden farklı metotlar kullanmaya devam etseler de, her seferinde yakayı ele vermekten kurtulamıyorlar ve hiç bir zaman da kurtulamayacaklar. 
Sebze, meyve içinde, İş çamaşırlarının içinde, midesinde, daha doğrusu akla, hayale gelmeyecek diye planladıkları ve zula diye tabir edilen yerlerde Uyuşturucu ticaretini yapan Şebeke elemanları yakalanıp en ağır cezaları almalarına rağmen durmuyorlar. Peki sadece başımızda Uyuşturucu belası mı var.. Tabi ki hayır.. 

Dış güçlerin içimize sızmış  ve yerleştirilmiş, satılmış, hain, Fetö Terör Örgütü mensubu köpekleriyle olan top yekun mücadelemizde hiç durmadan devam ediyor. Suç örgütlerine baktığımızda uzaktan akraba konumunda olan Terör Örgütleri ve Uyuşturucu Şebekelerinin ortak amaçları, toplumun geleceğini yok etmek, toplumsal huzuru bozmak, toplumu gelecekle ilgili endişe ve kaygıya düşürmek, toplumda infial yaratmak ve nesillere korku vermektir. Birbirlerinden ayrı gibi görünse de bu iki Örgütünde, ortak çıkar ve amaçları özetle bunlardır. Ülkemizde tüm suç unsurlarıyla canı pahasına mücadele veren Kahraman Polisimiz, Jandarmamız, Milli İstihbaratımız, Korucularımız ve Bekçilerimiz sayesinde çok şükür rahat nefes alıyor ve özgürce yaşayabiliyoruz. Ancak toplumun temeli, alt yapısı diye tabir ettiğimiz noktada ciddi sıkıntılar var. Öncelikli olarak "AHLAK" Dünya genelinde yaygınlaşan ve Ülkemizde aşırı bağımlılık yaratan sanal dünya diye tabir ettiğimiz internet ağı, cep telefonları ve televizyon gibi iletişim ağının top yekun kurbanıyız. Kapalı mektubu sahibi, açık mektubu herkes okur misali çocuklarımızı ve yarınımız diye gördüğümüz gençlerimizi alışkanlıklarından, giyim tarzlarından ve sosyal medya eğilimlerinden alıkoyamıyorsak, Genel Ahlak yapımız ve Ahlak anlayışımız çökmek üzerine diyebiliriz maalesef..

"SAYGI" Trafikte, İşte, Sokakta, Evde, Çarşıda, Pazarda kısacası her yerde küçük büyüğüne, büyük küçüğüne Saygı duymuyor, tanımıyor. Oysa bu toplumun özü olan ve bir çoğumuz tarafından Sevgiden dahi önde gelen kutsal bir değerdir SAYGI. Maalesef toplum genelinde bu hassas noktada çökme ve yok olma düzeyindeyiz..

"ADALET" Bir Ülkede Adalet olmazsa olmazdır. Din, Dil, Irk, Mevkii, Kariyer, Unvan, Rütbe, Fakir veya Zengin ayırımı yapmadan, Teraziyi Haktan ve Adaletten yana tutarak, herkese eşit ve tarafsız verilecek kararlarla verilecek hükmün adıdır ADALET. Ve buna da Türk Halkı " Adaletin Bu mu Dünya" diye hitap ediyorsa, geneli hüzün veren, acı veren bir Adaletimizin olduğu şüphe götürmeyen acı bir gerçektir maalesef..

Biten insanlığımızı, tükenen sevgimizi, ihanet ve aldatmacalarımızı, İnanmış- inançsızlığımızı daha yazmadım bile. Üstüne bastığı toprağın altına er ya da geç gireceğini hesaba katmayan, fındık kırar gibi kalp kıran, tüyü bitmemiş yetimin, fakir-fukaranın hakkını bile-isteye gasp eden İnsan suretindekilerin etrafımızı kuşattığı şu zalim dünyada, özümüzde İnsan olduğumuzu ve sadece Yüce Allah'a Kul olduğumuzun inancını, İmanla harmanlayıp yaşamanın Dua ve Temennileriyle, ALLAH'A EMANET OLUN DOSTLAR 
Ercüment ÖZDİKER



Polisimizle Gönül Gönüle

 Hani derler ya " Seni buralara hangi rüzgar attı" diye... İşte bizim rüzgarımız Vatan'dır, Bayraktır, Ezandır, Kur-an'dır. Polisimize, Askerimize, bu Memlekete karşılıksız bir çivi çakan, adı sanı bilinmeyen ve mezar taşı olmayan gerçek Vatan evlatlarına bitmeyen sevgimiz, sevdamızdır.

Söylenecek çok söz var lakin Bozkurtlar her zaman ve her yerde kelimenin özünü ve doğrusunu söyler. Değerli okurlar sosyal medya üzerinden binlerce takipçimin de bildiği üzere Türkiye genelinde Emniyet birimlerimizi ziyaretlerim devam ediyor. Karşılaştığım ilgi, samimiyet ve sıcak atmosferin bana yaşattığı hazzı kelimelerle tarif etmem mümkün değil. Bu anlamlı Emniyet ziyaretlerim içerisinde beni çok etkileyen şu an Trabzon İl Emniyet Müdürü olan Metin ALPER müdürümüz oldu. Gerek Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü görevinde gerekse Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevinde misafirperverliği, candan yaklaşımı, gönülden ve samimi sohbetleriyle bizzat şahsımı onure eden müdürümüze gönülden teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, Var olsunlar. Yüce Rabbim Devletimize, Askerimize, Polisimize, Milletimize, tüm Güvenlik kuvvetlerimize zeval vermesin inşallah. Bu yazımda Türkiye genelinde ortalığı kasıp kavuran ve ardı arkası kesilmeyen Polis Emekli Derneklerinden ve Polis Gazetesi adı altında faaliyet gösterenler hakkında kısa bir dipnot vermek istiyorum. Bu tip dernek ve gazetelerin hangi işlerle uğraştığına değinmeyeceğim. Devletimiz ve Milletimiz böyle STK'ları ve Basın yayın organlarını yakından takip ediyor zaten. Emniyet Haber Gazetesi sadece habercilik yapar. Hiç bir zaman kapı kapı dolaşarak " Dilenci misali" esnaftan, işadamlarından gazete satışı, bağış, yardım, abone, reklam adı altında para talebinde bulunmaz. Maddi çıkarlar ve rant uğruna gerek Emniyet Teşkilatımızı, gerekse adımızı lekeleyecek hiç bir oluşum içine girmez..Ekonomik dengeler alt üst olsa da Emniyet Haber Gazetesi ilkeli ve dürüst yayıncılığından asla taviz vermez.  Emniyet Haber'in izlediği yol Türkiye'nin her yerinde bizzat ziyaret ettiği Emniyet birimleriyle yaptığı canlı haberlerdir. Polisimizin sıkıntılarını, sorunlarını, dertlerini araştırır, inceler ve dile getirir. Basınla, Gazetecilikle uzaktan yakından alakası olmayan " KES, KOPYALA, YAPIŞTIR" diye tabir edilen çakma gazeteciler ve tek çıkarı maddi kazanç sağlamak olanlarla hiç bir zaman aynı yolda olmadık, olmayacağız da..Sosyal yayınlarımız Emniyet Haber Gazetesi Facebook sayfa ve Gurubumuz, İnstagram ve Twetter yayınlarımızda, her geçen gün büyüyen ve gelişen internet sitemiz www.emniyethabergazetesi.org ile, gerekse Emniyet Haber Gazetesi olarak geceli, gündüzlü çalışmalarımıza hiç durmadan devam ediyoruz. Bundan böyle Emniyet Haber Gazetesi olarak bünyemizde bulunan Fahri Bölge Temsilcilerimiz, Yayın Yönetmenliğimizce ve Genel Müdürlük olarak tarafımdan daha sık denetlenecek, görevlerini lakıyla yapmayan, sadece etiket için Temsilci başvurusunda bulunanların yetkileri haber servis muhabirliğine düşürülecek ve temsilcilikleri iptal edilecektir. Birlik ve beraberlik ruhunu taşımak, başımızı her zaman dik tutmak, kutsal vatanımıza hizmeti AR, NAMUS saymak, polisimize, askerimize vefa borcumuzu, gönül borcumuzu ödemek adına ALLAH'A EMANET OLUN.
Ercüment ÖZDİKER



Tüm Dünyanın Gözü Neden Türkiye'de?

 Türkiye her ülkede eşine rastlanmayacak şekilde iki farklı kıta parçasının birleştiği bir öneme sahiptir. Bir tarafı Asya Kıtası (ANADOLU YAKASI) diğer tarafı ise Avrupa Kıtası'dır (AVRUPA YAKASI, DİĞER ADIYLA TRAKYA YARIMADASI). Her iki kıta İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile birbirine bağlanır. Bu boğazlar sadece iki kıtayı birbirine bağlamaz. Ayrıca 2 boğazda ticari açıdan önem arz eden iki su yoludur. Karadeniz'den diğer denizlere ve okyanuslara geçmek isteyen gemiler öncelikle bu iki boğazdan geçmek zorundadır. Akdeniz'den, Karadeniz'e giden gemiler de bu yolu kullanmak zorundadır. Şimdi gelelim esas meseleye... Tüm bu saydıklarımız Türkiye'yi jeopolitik açıdan hassas bir kilit noktası haline dönüştürmektedir. Bütün bunların dışında ülkemiz, cennet vatanımız çok verimli topraklara sahiptir. 4 mevsimin yaşandığı coğrafyamızda, birbirinden çok farklı ürünlerin tarımı yapılabilmektedir. Tarım açısından kendine yeten, hatta dışarıya ihraç edebilen bir ülkedir cennet vatanımız, Türkiye'miz... Zengin maden yatakları ile pek çok ülkenin nazarında gözbebeği konumundadır Türkiye'miz. Tüm dünyanın sancı ve kaygısı Türkiye'nin maden yataklarını ve verimli topraklarını  gerektiği gibi işleterek, dünya ekonomisinde ön sıralara geçmesidir. Ortadoğu ve Asya'da zengin petrol yataklarına sahip pek çok ülke bulunmaktadır.  Gelelim buradaki meseleye... Amerikalı ve Avrupalı yatırımcıların gözdesi olan bu petrol rezervlerine ulaşım da yine Türkiye üzerinden sağlanır. Bahsi geçen bu ülkelere yakın olan, komşu olan Türkiye saydığımız bu unsurlarla stratejik açıdan mücevher değerine sahip, vazgeçilmez bir ülke konumundadır. Düne kadar derin uykudan bir türlü uyanamayan, tamamen dışa bağımlı çelimsiz bir Türkiye yok artık. Karşılarında ceket düğme ilikleyen, iki büklüm duran, IMF kapılarında borç dilenen, hasta adam diye tabir ettikleri dünkü Türkiye'nin yerinde, kendi ayaklarının üstüne basmayı bilen, başı dik, omuzları dik, tankını, topunu, tüfeğini kendi üreten, IMF'ye borç verecek ekonomiye sahip GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE var. Büyük Ortadoğu Projesi'yle tüm dünyayı tehdit eden İsrail, İngiltere ve Amerika'nın başrolünü oynadığı, Avrupa'nın da aktörlüğünü yaptığı   iğrenç oyunlar ve düzen bozuluyor, şifreler birer birer çözülüyor. Mazlumların coğrafyasında İslam'a ve Müslümanlığa savaş açan, vahşice kan döken, çoluk çocuk demeden topluca Müslümanları katleden, Müslüman kadınlara hunharca tecavüz eden, şehirlere yağmur gibi bombalar yağdıran, mermi sıkan sözde insan hakları savunucuları olduğunu söyleyen, adaletin savunucuları olduğunu haykıran yerin yedi kat dibine batası, eli kanlı dış güçlerin yarattığı "Mazlumların Coğrafyası'nda" Afganistan ağlıyor, Arakan ağlıyor, Myanmar ağlıyor, Çeçenistan ağlıyor, Doğu Türkistan ağlıyor, Filistin ağlıyor, Irak ağlıyor, Keşmir ağlıyor, Kırım ağlıyor, Mısır ağlıyor, Moro ağlıyor, Orta Afrika Cumhuriyeti ağlıyor, Özbekistan ağlıyor, Suriye ağlıyor... Her yerde ACI, her yerde HÜZÜN, her yerde GÖZYAŞI hakim. Yıllardır tüm mücadelemizin sebebi buydu. "Ne olur uyuma Türkiye, uyanık ol Türkiye" diye bağırıp durduk. Komşuda çıkan yangından bana bir şey olmaz deme. Türkiye, İslam'ın son ordusu, son umududur. Yüce Rabbimiz yüreği iman dolu, birbirinden yiğit kahraman Mehmetçiklerimize ve kahraman polisimize güç, kuvvet, sabırlar versin. Birliğimiz, dirliğimiz daim olsun. İslam uğruna, vatan uğruna, namus uğruna, al bayrağımız uğruna feda ettiğimiz başta ülkemiz için canlarını feda eden tüm şehitlerimizi ve İslam uğruna şehit edilen tüm mazlum coğrafyaların, mazlum insanlarını saygı, rahmet ve dua ile anıyorum. Mekanları cennet olsun.
Ercüment ÖZDİKER



Şehitler Diyarıdır Bu Kutsal Topraklar

 Maalesef ülkemizde şu günlerde siyaset arenası cadı kazanı gibi kaynıyor. Dünyanın gözünü bize diktiği ve neredeyse tüm Türkiye'nin kaderini çizen İstanbul'da atmosfer oldukça yoğun. Ülke genelinde yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, maalesef esnafımızın, işadamlarımızın, emekli ve emekçilerimizin adeta ayarlarıyla oynamaya devam ediyor. Mutsuzluğu insanların gözlerinin içinden okumak çokta zor olmasa gerek. Yeni Emeklilerin 800, 900 lira maaş aldığı, Milletvekili'nin de 26 Milyar maaş aldığı bir Ülkede yaşamak ayrı bir hüner, sanat ister. Milletin aslı perişan olacak, Milletin Vekili ise bir eli yağda, bir eli balda yaşayacak, 1 Trilyon, 200 Milyarlık lüks araçlara binecekler sonra da Meclis lokantasının bile fiyatlarından isyan edecekler.Bu manzara Adaletin sadece tabelada yazılı olduğunun manzarasıdır maalesef... Gelelim esas meselemiz olan 3600 EK GÖSTERGE MESELESİNE.. Hükümetimizin yerel seçim sözlerinden bir tanesi polisimize 3600 Ek Gösterge Hakkının verilmesiydi. Tabi ki bu hassas sorunun çözümü hayal oldu, buhar oldu. Bu ülkenin yükünü çeken, vatandaşımızın can ve mal güvenliğinden sorumlu, aileleri ile birlikte sayıları 2 milyonu bulan polisimizden ve ailelerinden bahsediyoruz. Öylesine üstü kapalı, alelade geçiştirilecek bir konu olmadığını özellikle vurgulamak istedim. Birileri var diyoruz hep. Bu ülke sahipsiz değil diyoruz durmadan. Milli İstihbarat Teşkilatımızla, Türk Silahlı Kuvvetlerimizle, Türk Polis Teşkilatımızla, Güvenlik Kuvvetlerimizle, Korucularımızla biz güçlü bir Türkiye'yiz. Birliğimiz, Dirliğimiz daim olsun. Aziz Şehitlerimize can borcumuz var, minnet borcumuz var, vefa borcumuz var, gönül borcumuz var. Vatan sağ olsun diye, Bayrak inmez, Ezan Dinmez diye, Allah Allah nidaları ile, Tekbirlerle, Türk Milleti için göğsünü siper eden, Şahadet şerbeti içen Kahraman Mehmetçiklerimiz, Kahraman Polislerimiz var bizim Elhamdülillah. Kahraman Mehmetçiğimizin, (Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızın) hakkı veriliyor da, Kahraman Polisimizin ( Türk Polis Teşkilatı mensuplarımızın) hakkı neden verilmiyor soruyorum. Askeri Polisten ayıran nedir? Asker Nöbet tutar, Poliste Nöbet tutar. Asker Silah taşır, Poliste Silah taşır. Asker tayin olur, Poliste tayin olur. Asker Şehit olur, Poliste Şehit olur. İkisinin de şarkı var, garbı var.. Bu iki Vatan evladının birbirinden farkı var mı acaba?  Cansa Can, Kansa Kan.. Bu güne kadar herhangi bir sebeple göz ardı edilen, sümen altı edilen, bu yıl kalsın önümüzde ki sene belki bakarız, bir ihtimal gündeme alırız, arkadaşlarımız konuyla en yakın zamanda ilgilenecekler gibi basit söylemlerle geçiştirilemeyecek çok hassas bir konudur 3600 Ek Gösterge Hakkı. 7/24, 365 gün sorgusu ve imtihanı olan "KUL HAKKI"na çok dikkat etmek lazım çok. Hak ve Adalet er ya da geç tecelli edeceği yönünde ki inancımız ve imanımız tamdır. Tek derdimiz olan Vatan ve Vatan uğruna mücadele veren Vatan evlatlarıdır. Yüce Rabbimiz Devletimize, Milletimize zeval vermesin. Birliğimize, Dirliğimize kast eden açık ve gizli düşmanlarımıza karşı ordumuzu, polisimizi her yerde, her zaman ve her şartta galip ve muzaffer eylesin. Yüce Rabbimiz yar ve yardımcımız olsun. Bu kutsal topraklar uğruna, Aziz vatan uğruna can veren Şahadet şerbeti içen tüm Şehitlerimizin mekanı cennet olsun. Başımız sağ olsun. Ayrıca Terörle mücadelede yaralanan tüm Güvenlik kuvvetleri mensuplarımıza, Kahraman Mehmetçiğimize, Yiğit Polislerimize,Cenabı Hak'tan çok acil şifalar diliyorum. Kederli Milletimize, Kıymetli ailelerine sabırlar diliyorum. Allah'a Emanet Olun Gönül Dostlarım.
Ercüment ÖZDİKER



Vatan Sağ Olsun

 32 yıl uğruna mücadele verdiğim, gönül verdiğim Polis Teşkilatı mensuplarımıza sevgi, saygı ve en derin muhabbetlerimle..

Bizim özümüz, bizim mayamız Sevgidir. Bize sevmeyi öğretene, Yüce Rabbimize İman ettik. Yolumuz hiç bir zaman güllerle bezenmedi. Zaten bizlerde kolay olana değil, zor olana talip olduk. Dertleri zevk edinmenin sırrına vakıf olanlarla dost olduk. Bu dostluklar ürünü olarak çok şükür Hamdık, Piştik ve Yandık sırrına mazhar olduk çok şükür. İşte bu noktada Polis Muhabirliğimin bir meyvesi olarak, Emniyet Haber Gazetesi'ni kurmaya karar verdim. Yıllardır gönlümün baş köşesinde yer alan ve 20 yıla yakın samimi dostlar edindiğim Hatay'ımızda merkezimizi kurduk. Medeniyetler şehri Hatay'da, İnsanlığa İnsan olduğumuzu her haliyle öğreten Hatay'dayız. Yüce Rabbimiz mahcubiyet vermesin, Polis Dostlarımıza, Polis Teşkilatı mensuplarımıza ve Sevenlerimize karşı boynumuzu bükmesin, eğdirmesin. Sabır ve Şükür'ün sanırım hayatımızda ki yerini uzun, uzun anlatmaya gerek yok. Her ikisi de adeta anahtar özelliğine sahiptir. Yüce Allah "Şükür" edenlere nimetimi arttırırım buyururken, "Sabır" ise cennetin anahtarıdır' buyuruyor. Neden mi Sabır ve Şükür dedik. Biz hangi mevki ve makamda olursak olalım Yüce Allah nezdinde sadece bir kuluz. Bizi açlıkla, yoklukla, çaresizlikle hatta yarınlardan umutsuzlukla tehdit edecekler. İşte bu doğrultuda Ülkemiz genelinde, hatta Dünya ülkelerinin bir çoğunda oluşturulmaya çalışılan Küresel krize sakın ola kendimizi kaptırmayalım. İnancımızı ve değerlerimizi yitirmeyelim. Fetullahçı Terör Örgütü ile, Pkk Terör Örgütü ile, yine Pkk'nın Ülkemizde ve Yurt dışında bulunan siyasi kanatlarıyla mücadelemizde asla yılmayacağız. Karamsarlığa düşmeyeceğiz. Yeise kapılmadan azimle, kararlılıkla dimdik ayakta duracağız. Unutmayalım ne diyor Efendimiz Aleyhisselâm " Üzülme Allah bizimle beraberdir" Şimdi bildiklerimizi, İmanımızı, hatta İmanımızın derecesini masaya yatırma zamanıdır. Çok bilen, Çok yanılır derler. "İlim" gönülle, aklın birleştiği yerde meyve vermeye başlar. Cennet mekan İbrahim Hakkı Hazretleri şöyle buyurur " İlmin uçsuz, bucaksız sonu neticede İnsanı Hakka ulaştırır" diye.  Bu topraklar, Bu Vatan sadece bilek gücüyle kazanılmadı. Bizi biz yapan, güçlü kılan İmanımız ve koşulsuz bağlılığımızdır. Cennet Mekan Mehmet Akif Ersoy büyüğümüz mısralarında bizlere bunu çok güzel anlatıyor " Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, Düşün altında yatan binlerce kefensiz yatanı" derken bize, bizi anlatıyordu merhum Vatan şairimiz. Bu topraklar Kutsalımızdır. Bu Topraklar Atalarımızdan, bugüne Dua ordusuyla kazanılmış ve korunmuştur. Bu Topraklar Aziz Şehitlerimizin Mübarek kanlarıyla sulanmıştır. Her kim bunun farkında olmadan, ekmek yediği, suyunu içtiği, havasını kokladığı bu kutsal vatana ihanet ederse, Kutsal Bayrağımızı hiçe sayarsa, Aziz Şehitlerimize ölü diye hitap ederse bilsinler ki, hainlerin en önde gidenleridirler. Başta Adalet ve Hüküm sahibi Yüce Allah, Aziz Türk Milleti, tüm organlarıyla her daim canlı ve diri olarak ayakta olan Devletimiz, hainlere, canilere, katillere, vatanımıza göz diken her türlü terör örgütlerine ve teröristlere asla imkan ve fırsat vermeyecektir. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Vakit Dua vaktidir. Her birimiz başta kulağına ezan okunan, Rabbimize kavuşma anında ise salâsı verilen kahramanlar kahramanı şanlı ordumuzun birer neferleriyiz Elhamdülillah. Namusumuz bildiğimiz ve değer verdiğimiz Vatanımız için, Bayrağımız için bir değil, bin canımız olsa feda olsun, Bozkurtlar diyarından tüm gönül dostlarıma selam olsun. Yeter ki VATAN SAĞOLSUN..

ERCÜMENT ÖZDİKER



BİZ GÜÇLÜ BİR ÜLKEYİZ

 Türkiye olarak bugün geldiğimiz nokta oldukça önem taşımaktadır. Hain darbe teşebbüsleri ile, Ekonomik darbe teşebbüsleri ile başarılı olamayan dış güçlerin oyununu bozan Türk Milletidir. F16 uçaklarına kafa tutan, tankların altına yatan bu millettir. Bu millet ancak ortak bir noktada olursa top yekun harekete geçer. O da Vatan’dır, Bayrak’tır. Bizim için ötesi yoktur. Çünkü Vatansız olanın, Bayraksız olanın Dinide, İnancı da, Özgürlüğü de, Güvenliği ve Huzuru da tehlike altındadır, Esaret altındadır. Tüm dünyanın, özellikle hain terör örgütlerinin en başta korktuğu nokta bu Milletin sahip olduğu İMANDIR, Şüphesiz duyduğu ve yaşadığı İNANÇTIR. O yüzden her zaman ve her yerde diyoruz ki bizi bölemeyeceksiniz, yıkamayacaksınız. Özümüzde var olan İmanla bizler biriz, diriyiz ve her birimiz Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında gönüllü birer neferiz. Gelelim siyasette ülkemiz için çalışan 16 yılda yaptığı icraatlarla adeta bir devrim niteliği taşıyan Ak Parti icraatlarına. Siyaset diyoruz çünkü Ak partiden başka hiç kimsenin bu ülkeye bir çivi dahi çakmadığı, bildikleri tek bir şeyin olduğu, onunda saldırıdan, hakaretten ve yersiz eleştirilerden ibaret olduğu içi boş Siyaset.. Bu manzara içinde Ak Parti hükümetinin 16 yıl içerisinde gerçekleştirdiği icraatların sadece bir kısmına özetle değinmek istiyorum müsaadeleriniz le;

Sağlık konusunda yapılan reform ile artık herkes ayrıcalıklı olarak devlet hastanelerinde randevusunu alarak tedavi olabiliyor, hastanelerin önünde ki uzun kuyruklar ve perişan halimiz geride kaldı. Cumhuriyet kurulduğundan beri 6 bin kilometre bölünmüş Yolyapılmış. Ak Parti döneminde ise 25 bin 200 kilometre yol yapılmış, ayrıca bununla kalmayıp çalışmalar Türkiye genelinde hızla devam etmektedir. 2040, 2050 ve hatta 2071 yılları planlanarak, işletmeye alınan 177 adet içme suyu projesi ile 41 milyon vatandaşa içme suyu temin edilmiştir. Tamamlanan 76 adet modern içme suyu arıtma tesisleri ile günde 7,8 milyon metreküp AB standartlarında arıtılmış su üretilmektedir. Doğu Anadolu Projesi, kısa adı DAP, Erzurum, Erzincan, Malatya, Sivas, Elazığ, Tunceli, Bingöl, Muş, Bitlis, Hakkâri, Van, Ağrı, Iğdır, Kars ve Ardahan illerinin bulunduğu 15 ili kapsamaktadır. DAP ile; Sulamada 890 milyon Dolar, Enerjide 3 milyar Dolar, İçme suyunda 300 milyon Dolar olmak üzere milli ekonomiye yıllık toplam 4,19 milyar Dolar katkı sağlanacaktır. Ayrıca 890.000 kişiye istihdam imkânı sağlanacaktır. Bununla beraber daha saymakla bitmeyen projelerden Güneydoğu Anadolu Projesi  (GAP), 3 Milyar, 750 Milyon fidanın toprakla buluşturulması projesi, Çölleşme ve Erozyonla ilgili verilen büyük mücadeleler, 2023 yılına kadar hedeflenen 1.200 bin konut projeleriSavunma sanayisinde Milli Gemi ( MİLGEM ) Projesi, Yeni Tip Denizaltı Projesi, Sahil güvenlik arama kurtarma gemimiz, Yeni tip karakol botumuz, kurtarma yedekleme ve denizaltı kurtarma ana gemimiz, Simülatör ile, Askerî gemi projelerinin yurt içi imkânlar ile gerçekleştirilmesi neticesinde; özgün deniz platformlarını tasarlama ve inşa etme kabiliyeti oluşmuş olup, yurt dışı bağımlılığımız en aza indirilmiş ve Silahlı Kuvvetlerimizin güçlenmesi sağlanmıştır. Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD) Projesi kapsamında, Ege, Akdeniz ve Karadeniz'de asgari 1 tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin, kendi lojistik desteği ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek 1 adet Havuzlu Çıkarma Gemisi’nin 2021 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmesi planlanmaktadır. Hâlihazırda 30 adet siparişi verilmiş olan JSF/F-35 Müşterek Taarruz Uçağı’nın en karmaşık yapısal bölümlerinden birisi olan Orta Gövdesi ABD dışında tek kaynak olarak TUSAŞ tarafından üretilmeye başlanmıştır.

Silahlı/Silahsız BAYRAKTAR İnsansız Hava Araçlarımız terörle mücadelede aktif olarak kullanılmaktadır. İnsansız Hava Aracımız ANKA’nın seri üretimine başlanılmış olup İHA Sistemleri, Taktik ve operatif sınıfta gelişmiş ülkelerle rekabet edebilir düzeydeki çok sayıda İHA Sistemi envantere girmiş; üstün istihbarat, keşif, gözetleme yeteneklerine sahip sistemler İhtiyaç Makamlarının hizmetine verilmiştir. Silahlı İHA'larımız üretilerek TSK hizmetine sunulmuştur. Bayraktar İHA'larından hali hazırda 24 adet üretilmiş olup, tedarikler devam etmektedir. Göktürk-2 UydumuzlaSOM FüzesiKorkut tankımızla, Lazerle işaretleme yaparak, güdümlü mühimmatla hedefi vurmayı hedefleyen ASELPOD’umuzla, Cirit RoketimizPiyade Tüfeğimiz ile artık savunma sanayisinde güçlü bir ülkeyiz. 2002’de Dünya genelinde 12 olan ofis sayımız, 2016 yılına geldiğimizde 54 ülkedeki ofislerimizin sayısı 56’ya yükseltilmiştir. TİKA Projelerinden evvel 1992-2002 yılları arasında 28 ülkeye ulaşılmıştı. Bugün TİKA projeleri 150’den fazla ülkede uygulanmaktadır. 10 milyondan fazla belge vakıf arşiv yönetim sistemi ile gün ışığına çıkartılmıştır. Annesi ya da babası olmayan muhtaç çocuklar ile % 40 ve üzeri engelli olan muhtaçlara; sosyal güvencesi olmaması, herhangi bir gelir veya aylığı bulunmaması, mahkeme kararı veya kanunla bakım altına alınmamış olması, gelir getirici taşınır ve taşınmaz malı mevcut olmaması veya olup da bunlardan elde edeceği aylık ortalama gelirinin 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Vakıflar Yönetmeliği ile belirlenen miktarı geçmemesi halinde muhtaç aylığı bağlanmıştır. 2002 yılında muhtaç aylığı kadrosu 1.200 kişi, aylık alanların sayısı 1.054 kişi, aylık miktarı 115,32 TL iken 2017 yılında muhtaç aylığı kadrosu 5.000 kişiye, aylık alanların sayısı ise 4.157 kişiye, aylık miktarı ise 601,43 TL’ye çıkartılmıştır. Böylece, 2002 yılına göre 2017 yılında; muhtaç aylığı kadrosu yaklaşık 4,1 katına, aylık alan kişi sayısı yaklaşık 3,94 katına, aylık miktarı ise yaklaşık 5,2 katına çıkartılmıştır. Türkiye artık eski Türkiye değil. Daima ileriye doğru hamleler yapan, kendini sürekli geliştiren ve yenileyen Güçlü bir Ülkeyiz artık. Bu bağlamda bu ülkeye gönül vermiş, büyük usta, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve hizmet yolunda mücadele veren tüm hükümet görevlilerine, Aziz Vatanımız için canlarını korkusuzca ortaya koyan PolisimizeAskerimize ve Tüm Güvenlik kuvvetlerimize canı gönülden teşekkür ediyor, Tüm Şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu kutlu davamızda, memleket davasında, Vatan ve Bayrak uğruna bir değil bin canımız dahi olsa feda olsun. Yeter ki VATAN SAĞOLSUN..

ERCÜMENT ÖZDİKER



Ekonomik Dengesizliğin Sebepleri

 Ülkemizde tatillerden, bayramlardan kalan zamanlarda daha az üreten ve çalışan, tam aksine daha da fazla tüketime yönelen bir toplum halini aldık. Gezmeyi, eğlenmeyi, lüks hayatı temel ilkeler boyutuna taşıyan bir çoğunluk olarak adeta usta bir tüketici edasındayız.. Esas mesele büyükşehirlerde tekeli her zaman ellerinde tutan gıda marketler zincirlerinin sahipleri. Bu gıda marketleri halkalarına her geçen gün yenilerini eklerken, son yaşanan ekonomik darbenin devamlarını da bizzat kendileri uyguluyor. Tüm ürünlere aralıksız yapılan zamlar, hem bu vatana ihanettir, hem de halka zulüm etmektir. Derler ya “ Alma mazlumun ahını, Çıkar aheste, aheste” Umut ediyoruz ki haksız rekabete giren, kafasına göre zam yapan, yüzde 300, yüzde 400 hatta yüzde 500 karlarla ürün satan firmalara karşı devletimiz çok ciddi yaptırımlarda bulunur ve gereken cezai işlemleri en ağır şekilde yapılır. Özellikle büyükşehirlerde ve bu şehirlerin başında İstanbul olmak kaydıyla esnafımızın neden iş yapamadığına ve neden gelirlerinin düşük olduğuna değinmek isterim. Aslında bu konuyu az çok sizde tahmin edersiniz. Bir şeyden çok fazla sayıda varsa, belirli markalar hariç gelir, gider dağılımlarının dengesizliğini orada görürsünüz. Eğer bu tersine ise yani daha az sayıda insan, daha az sayıda esnafın olduğu bölgeler, büyükşehirlere göre gerek yaşamsal boyutta, ticari boyutta hatta huzur ve güvenlik boyutunda daha rahat bir yaşam sürmektedirler. Yani İstanbul dışında yaşayan halkımızın ortak görüşü şudur “ İstanbul’da nasıl yaşıyorsunuz, sizde hayat pahalı, hiçbir yiyeceğin organik olanını yani doğal olanını yiyemezsiniz, giyiminiz pahalı, yollarınızda trafik kabusu 24 saat yaşanıyor, vallahi tebrik ederiz” Meselenin en can alıcı noktalarından bir tanesi de bütün bu olumsuzlukların faturası hep vatandaşa, orta ölçekli esnafa, emekliye, işçiye, asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan ve bunu her şeye rağmen başarabilen kendi vatandaşımıza oluyor. Kendi vatandaşımıza diyorum, Suriyelilere demiyorum. Evet biz güçlü bir ülkeyiz, başı dara düşenlerin, çaresiz kalanların dünya da kalan tek kapısıyız belki ama “ Önce Can, Sonra Canan” Bu mesele milyonlarca Suriyelinin ülkemize mal olduğu milyarlarca liranın dışında, ekonominin de her geçen gün kötüye gitmesine yol açmaktadır. Biz Türk milleti olarak vatanımızı biliriz. Bizim için doğup, büyüdüğümüz topraklar kutsalımızdır. “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyen şehit oğlu şehitlerin torunları olarak, vatanını hiçe sayan, nerede olursa olsun yaşamayı kendine ilke edinen bir millet değiliz. Biz ya var oluruz, ya da yok oluruz. Türk milleti olarak bunun ortası yoktur. Bugün yaşanan ekonomik kriz şu ya da bu şekilde geçecek ve Türkiye eskisinden de daha ileri, daha müreffeh bir seviyede olacak. Buna inancımız tam ve şüphesizdir. Mayamızda gelecekle ilgili endişe, kaygı, korku yoktur. Bugün itibarıyla her kim ülkede ekonomi bitmiştir, batıyoruz, yandık, bittik, mahvolduk diyorsa bilsin ki endişe içindedir. Yollara baktığımızda engebelidir, taşlıdır, tozludur, çamurludur. Ama düzlüğe çıktığı anlar da vardır.. Havaya baktığımızda yağmurludur, fırtınalıdır, sislidir ama her yer günlük güneşlik olduğu zamanlarda vardır. Ölümle yaşam arasında gidip geldiğimiz yol aslında çokta uzun bir yol değildir. Daha evvel yazılarımda asgari ücretle hala yaşamayı becerebilen büyük bir çoğunluğun, giderlerini nasıl karşılayabildiğinin hesabını profesörlere, uzmanlara sormuştum ama net bir cevap alamamıştım. Sihirbazların bile aklını durduran, hatta donduran asgari ücretliler aslında ekonomik dengelerin bizzat kendileridirler. Ve ekonomik krizden tek etkilenmeyen kesim ise yine asgari ücretle ay sonunu getirmeyi becerebilenlerdir. Dar gelirli değil de, yok gelirliler sınıfında yer alan asgari ücretli çalışan yiğit ekonomi savaşçılarımızı gönülden tebrik ediyorum. Sabır ve Şükür’ün anlam ve değerini idrak edebilen, hayata bakış açılarını Sabır ve Şükür ile şekillendirebilen tüm gönül dostlarıma selamlarımla. ( ARALIK- 2018 )

ERCÜMENT ÖZDİKER



Artık Terör ve Suç Dünyasına Rahat Yok 

 Emniyet Genel  Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyelerinde 81 il bazlı gerçekleştirilen operasyonlar tüm hızıyla devam ediyor. Amaç huzur içerisinde yaşayacağımız bir Türkiye.

Suç analizlerini incelediğimizde Deaş terör örgütüne, Pkk terör örgütüne yönelik nefes kesen operasyonlar düzenlendi ve halende Türkiye genelinde devam ediyor. Çeşitli başlıklar altında düzenlenen operasyonları özetlersek, DUMAN 1 operasyonu, HUZUR operasyonları, NARKO SOKAK uygulamaları ( NARKO 1, NARKO 2 ), Türkiye geneli gerçekleştirilen Trafik ve Asayiş denetimleri, 81 ilde 28 bin görevli personelle gerçekleştirilen motosiklet uygulamaları ve daha niceleri.

Bütün bunların yanı sıra Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde 81 il bazında sürekli yapılan uyarılar devam ediyor. Amaç vatandaşı teröre ve terör eylemlerine karşı bilinçlendirmek ve uyuşturucu ile mücadelede başarı sağlamak adına öncelikle ailelerin ve çocuklarımızın bu konuda gereken hassasiyete sahip olmalarını sağlamaktır. Mevcut sistem öncelikli olarak eğitim ve bilgilendirme amaçlıdır. Terörden daha fazla can alan Trafik terörü ile yapılan mücadelede de çok ciddi çalışmalar var. Buna örnek olarak yakın geçmişimizde Türkiye genelinde gerçekleştirilen “ TÜRKİYE TRAFİK GÜVENLİĞİ 1 VE 2 “ uygulamalarında yapılan denetimler neticesinde yüzlerce araca idari para cezası kesilirken, trafikten men edilen araç sayısı da küçümsenecek gibi değil.

Ayrıca yazımızda bahsettiğimiz DUMAN 1 operasyonu kapsamında binlerce paket gümrük kaçağı sigara, alkollü içki ve tütün mamülleri ele geçirildi. Kaçak tütün mamüllerine yönelik yapılan operasyonlarda  5.231 işyeri kontrol edilmiş ve yapılan kontroller neticesinde 9.6 milyon Türk Lirası cezai yaptırım uygulanmıştır.

Terör örgütlerine yönelik operasyonları incelediğimizde korkunç sonuçlarla karşılaşıyoruz. Tabi bu operasyonlarda emeği geçen birimlerimizi unutmamak lazım. Şanlı ordumuzun gözbebeği  Jandarma Özel  Harekat (JÖH), Polis Özel Harekat ( PÖH), Jandarma  komando birlikleri ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava ve kara unsurları birliklerini yürekten tebrik ediyorum. Yüreğinize, bileğinize, emeğinize sağlık. Kahramanlarımızın ortaklaşa gerçekleştirdikleri kapsamlı 835 operasyonda örgüte yardım ve yataklık iddiasıyla 866 kişi gözaltına alındı. 1395’i terör suçlarından olmak üzere, PKK/KCK 866, DEAŞ 50, FETÖ/PDY 474, Sol terör örgütleri 5, 1857’si siber suçlar, planlı asayiş, uyuşturucu ve kaçakçılık operasyonlarında toplam 3.252 kişi gözaltına alındı. Ülke genelinde ise yapılan başarılı operasyonlarda 36’sı ölü, 16’sı teslim, 13’ü sağ olmak üzere toplamda 65 terörist etkisiz hale getirildi.

23 ilimizde sokak satıcılarına yönelik yürütülen proje kapsamında 344 şüpheli gözaltına alındı. Bütün bu operasyonlar düzenlenirken sanal alem diye tabir ettiğimiz ama gerçek hayattan maalesef ön plana geçen siber alemle de mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Bu bağlamda siber suçlarla mücadelede FETÖ, PDY,PKK,TAK, DAEŞ gibi bölücü terör örgütleri başta olmak üzere, terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu  alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakarette bulunan, devletimizin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren 1161 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapılmış ve tespit edilen 666 kişiden 72’si gözaltına alınmıştır.

Değerli okurlar bu yazımda şerefli Türk Polisinin ve kahraman Türk ordusu mensuplarımızın ortaklaşa gerçekleştirdikleri tüm operasyonları ve neticelerini özetlemem mümkün değil. Emniyet Haber Gazetesi olarak şunu diyebilirim, Devletimizin hızına yetişemiyoruz. Buna ne satırlarımız ne de gazetemizin sayfaları yeter. Kısa bir toparlama yaparsak 81 il bazında eş zamanlı olarak gerçekleştirilen “ HUZUR ARİFE “ isimli Emniyet ve Asayiş uygulamasında (26 bin 25) görevli personelin katılımıyla, (258 bin 487) kişi ile, (101 bin 949) araç kontrol edilmiştir. Yapılan uygulamalar neticesinde 172 kişi gözaltına alınmıştır. 351 aranan şahısla, 643 aranan araç yakalanmıştır. Ayrıca kanuna aykırılığı tespit edilen 296 kişiyle, 3.933 araca ( 1.356.184 TL ) para cezası uygulanmıştır. Diğer gerçekleşen operasyonlara göre bu en kapsamlı, en detaylı operasyonlardan sadece bir tanesi kıymetli okurlar. Suç dünyası durmuyor sürekli kendini yeniliyor. Dolandırıcılık, Hırsızlık, Gasp, Darp, Cinayet, Aile içi şiddet, kadına yönelik saldırılar, kavga gibi suçlarla da mücadele veriyor polisimiz. Bütün bu suç dünyasının tam ortasında ve en can alıcı noktasında UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE var.

Maalesef sanal dünyanın esiri olan gençlerimiz ve çocuklarımız en küçük bunalımda uyuşturucu batağına saplanıyor. Öyle ki uyuşturucu çeteleri bu kirli emellerini ortaokul, ilkokullarda okuyan öğrencilere yani evlatlarımıza kadar taşımış durumda maalesef..Çocuklarımız, Gençlerimiz yarınlarımızdır. Ve ne acıdır ki yarınlarımız tehlike altında. Toplumun en temel birimi ailelerdir. Gençlerimizin, Çocuklarımızın özellikle güzel ahlak sahibi olmaları için lütfen el ele verelim. Bu konuda gereken eğitimleri onlara sağlayalım. Tüm medya araçlarından ( Gazete, Televizyon, İnternet ağı  vb..) bilgilendirerek, bilinçlenmelerini sağlayalım. Ve bu uğurda mücadele veren Cumhuriyet Savcılarımıza, Polis ve Asker olmak üzere tüm güvenlik birimlerine görevlerinde yardımcı olalım. Hassas olalım, duyarlı olalım. Muhakkak sorumluluk almamız gereken konu alt yapımız olan çocuklarımız, gençlerimizdir ve onlar bizim geleceğimizdir. Karanlığa gömülmemek için, parçalanmamak için, bölünmemek için lütfen geleceğimize sahip çıkalım. ( Ercüment ÖZDİKER ) (ŞUBAT 2018)



İnsanlığın Çöküşü 

 Öyle hayatlar yaşıyoruz ki içinde sevgi, muhabbet,saygı yok. Manevi gıdasızlığımızın kısaca tarifinde, maddiyatla harmanlaşmış, öfkeyle ateşe verilmiş, kinle pişirilmiş, küfürle tezgaha konulmuş ekmeklerle besleniyoruz. Özümüzde var olan imanın ve aşkın zerresini yaşamadan ömrümüzü tüketiyoruz. Birbirimizi anlamak bir yana, daha kendi kendimizi anlamıyoruz. Çoğu zaman düşünen, insanlığımızla insan olan, hatta iman noktasında sürekli kalsak Hz. İnsan olacağımızı bile hesaba katmıyoruz. Monoton, güncel hayatlar yaşayan insanların sayısı maalesef o kadar çok ki… İftiralarla, hasetliklerle, öfke ile, nefretle, sevgiden, saygıdan, anlayıştan uzak, insanı insanlıktan çıkaran ne varsa, bu kötü ölümcül hastalıkların esiri olmuşuz adeta. Zenginliği, mevki ve makamı, mal, mülk ve saltanatın sarhoşluğu ile kendimizi diğer insanlardan hep üstün görüyoruz. Kürdan kırar gibi kalpler kırıyor, gönül dünyalarını yerle bir ediyoruz. Hatta bazen öyle işler yapıyoruz ki, yaptıklarımızla şeytanı bile hayrete düşürüyoruz. Cinnet geçirip ailesini katleden sözüm ona babalar, hamile, yaşlı, kadın, çoluk çocuk demeden yapılan toplu katliamlar, kırmızı ışıkta durdu diye veya işyerinin önüne aracını park etti diye, silah çekilip öldürülen insanlar ve daha niceleri…Bütün bunlar toplumun en küçük fakat en önemli basamağı olan ailelerin bittiği, insanlığın çöktüğü noktadır. Sevgiden, ahlaktan, saygıdan, özünden uzak yetiştirdiğimiz çocuklarımızla gurur mu duymalıyız acaba ? Brad Pitt’i tanıyan gençlerimiz, Mehmet Akif ERSOY’u tanımıyorsa bu kimin suçu ? Ağzında sakız şaklatarak otobüste seyahat eden bir gencimiz,70 yaşında bir dedemize yerini vermiyorsa, burada suçlu kimdir ? Önce bunları araştırmak lazım. Önemli olan uzun yaşamak değil, ömrün nasıl geçirildiğidir. Önemseyen, dikkat eden, düşünen, az konuşup üreten insan olmayı acaba ne zaman öğreneceğiz. Başkalarını çekiştirmekten, dedikodularını yapıp boş vakit geçirmekten ne zaman kurtulacağız ? Öfkemizi, kinimizi, nefretimizi yenme yolunda hangi gayrette bulundukta, karşılığı olumsuz oldu. Daha denemedik bile. On kere düşünüp, bir kere söz söylemeyi ah bir bilebilsek. İnsanın değeri günlük yaşamında ki yaptığı işlerle, insanlığa verdiği hizmeti ile ölçülür. Neden değersiz olanı, değerli olana tercih edip, içi bomboş hayatlar yaşıyoruz anlamış, çözebilmiş değilim. Önce seven sonra sevilen, sayan ama saygı duyulmayı özlemeyen, üzülen ama başkasını üzmemeye azami gayret gösteren, nefretle değil muhabbetle beslenen, haramı helal kazançla takas etmeyen, kuldan değil Allahtan korkan hayırlı ömürler yaşamak dileğiyle hoşça, sevgiyle kalın. Ercüment ÖZDİKER ( MART 2006 )



Şehitliği En Büyük Ödül Sayan Bir 
Teşkilattır "Polis Teşkilatı"
 

 Maneviyat, vatan bütünlüğü, bayrak ve ezanın önemiyle yetişen kahramanlar ordusunun birer neferlerdir Şerefli Türk Polisi. “ Şuhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar. O, rükû olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

diyen merhum Mehmet Akif Ersoy, aslında aziz şehitlerimizi çok güzel tarif ediyor.

Mesele Bayrak meselesidir, Vatan meselesidir. Onlar öleceğini bilsinler ve haber versinler diye dua eden  Aziz Mahmud Hüdâi Hazretlerinin yoluna baş koyan Şüheda ordumuz var bizim. Manevi donanımı olmayan, kalbinde, ruhunda gerçek vatan aşkını, Bayrak aşkını taşımayan gölge tiplerin asla anlayamayacağı bir mertebedir ŞEHİTLİK.

Ve şimdi anlatımımızla özleşen bir şehidimizin mektubuna, bizlere bıraktığı kutsal emanete biraz yer verelim

Kahraman Şehit polis memuru Mehmet Güngördü mektubunda, "Olur da bir gün şehit olursam. Annem ve babam sakın üzülmeyin, eşime sahip çıkın. Canım bir tanecik eşim kendini sakın üzme, aileme, kardeşlerime ve kendine dikkat et. Sesimi duyar mısınız bilmiyoruz Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve milletvekilleri polisine ve askerine sahip çık. Ölmekten bir korkum yok, Allah'ıma binlerce şükür imanımız ve itikadımız yerinde, vatan sağ olsun.

Hakkı olan hakkını helal etsin, benim her kimde hakkım varsa helal olsun. Ölmekten bir korkum yok demiştim ya, sadece kahpece ölmek zoruma gider. Mayına basıp, şehadete ulaşmak zoruma gider, çünkü mayına bastığımızda devletimiz gerekli tedbiri almış olsaydı (Shortlantların altı zırhlı olsaydı) ben ve benim gibiler ölmemiş olurdu. Yine de dediğim gibi devletimiz, milletimiz ve vatanımız sağ olsun. Canımdan çok sevdiğim annem, babam, eşim, kardeşlerim ve yeğenlerim sizler sakın üzülmeyin, ağıtlar yakmayın, isyan etmeyin. Allah'a daima şükredin. Akrabalarım, dayılarım, amcam, teyzelerim, halam ve ailem üç günlük dünya için kimsenin kalbini kırmayın, hiçbir işe yaramaz ve değmez. Polislik mesleğimde de o kadar ismini tek tek yazmaya sayfalar yetmeyecek kardeşlerim, ağabeylerim hepinizden Allah razı olsun"

Allah senden de, cümle şehitlerimizden de razı olsun şehidim.  Bugün varsak, huzurluysak ve özgürce yaşabiliyorsak bütün bunları sizlere borçluyuz. Şehidim biliyoruz sizler şimdilik hayatta olan bizleri görüyor ve duyuyorsunuz. Ama bizler bundan gafiliz. Yüce Kitabımız Kur-an’ı Kerim’de buyrulduğu üzere “BAKARA-154: Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Onlar diridir ama siz anlamazsınız “ Evet işte bu noktadayız. Sözün bittiği yerdeyiz. 
( Ercüment ÖZDİKER ) 
(TEMMUZ 2011)



Yüreği sevgi dolu Polisime 

 Gezdim gördüm derler ya, işte benimki de öyle sevgili okurlar. Bildiğiniz gibi ben 25 yıldır Türkiye'yi gezerim.Yorucu olmasının yanısıra gezdiğim, gördüğüm ve yaşadıklarımdan o kadar keyif aldım ki anlatamam.Görev amaçlı çıktığım bütün seyahatlerimde polisimin beni ne kadar çok sevdiğini ve ne kadar sahip çıktığını inanın izah edemem, kelimeler kifayetsiz kalır..Adeta sevgi çemberi oluşturuyorlar etrafımda. O kadar duygulandım, o kadar memnun oldum.Allah bu millete, başımızda olupta bizleri idare edenlere, askerimize ve polisimize zeval vermesin.Tek başına yaptığım ziyaretlerimde bana kalben yardımcı olan, sıcak sohbetleri ile birlikte, o tatlı tebessümlerini benden esirgemeyen bütün polis müdürlerimize, Emniyet amiri, Başkomiserlerimize, polisimize ve de halkımıza can-ı yürekten teşekkür ediyor,acizane köşemizden en derin selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum.Sağolun varolun...Bu güne kadar yaklaşık 100'den fazla yakın polis emeklisi ile birlikte çalıştım.Tabi değişik basın yayın kuruluşlarında.O kadar sıcak insanlardı ki anlatamam. Geçmişlerini ve meslekte ki anılarını anlatırlarken gözleri dolar ve hep bir yerlere giderlerdi. Kulakları çınlasın İstanbul kadrosundan emekli Başkomiser Gazi Karadoğan,  ( Merhum) Emekli Emniyet Müdürü C.Yusuf Karagedik, Emekli Başkomiser İsmet Mıdık, Emekli Başkomiser Ali Akdoğan, Emekli Polis Memuru İbrahim Akbaş, Emekli Polis Memuru Turgut Taş, Emekli Başkomiser Ali Erdoğan

Ve daha saymakla bitmeyecek nice polis emeklilerimiz’le ne anılarımız, ne kadar zorlu mücadelelerimiz oldu. Onlar bizi aydınlatan birer ışık gönlümüzde ayrı ayrı taht kurdular.Biz onları unutmadık, unutmayacağız..Peki buradan soruyorum Sayın milletvekillerimize, çalışan Polisimiz daha çalışırken maaşının derdinde. Emekli olduktan sonra alacağı emekli ikramiyesi ve emekli maaşlarında ki  oranlarından haberiniz var mı? Diğer devlet memurlarının emekli maaşları, emekli olunca yüzde 75 oranında kendilerine dönüyor, ya poliste böylemi tabii ki hayır.Sakın şaşırmayın poliste bu oran yüzde 48...Peki polisimizi diğer devlet memurlarından ayıran ve mağdur eden bu uygulama niçin devam etmektedir? Polis emekli olmaya korkuyor.Yüksek okullarda okuyan çocukları var, artık eski sağlıklarına’da sahip değiller, evi yok, barkı yok, çalışırken maaşı yüzünden toplumdan uzaklaştırılan bir emniyet mensubu, emekli olunca 25 sene sonra 30 sene sonra nasıl aynı topluma adapte olacak, uyum sağlayacak söylermisiniz..! Ülkemizin hazırlık yaptığı bu AB sürecinde, çok farklı konularda oldukça olumlu sonuçlar alınmış ve Türkiyenin Avrupa Birliği Yolunda ki kapıları Geçmiş yıllara nazaran biraz daha aralanmıştır.Peki Türk polisi, Avrupa’nın normları çerçevesine aldığı maaşı ile emeklisi ile ne kadar uyum sağlayabiliyor ? Polisimiz şeffaflaşmaya karşı değil lakin polisi maaşını düşük tutarak şeffaflaştırmak mümkün değildir.Polisin şu an ki konumunu unutmadan hemen söyleyeyim sevgili okurlar; Polis bugüne kadar verilen sözlerden,vaatlerden olsa gerek artık hiçbir söze, vaate güvenmiyor.Ve bunu söyleyenlere de inanmıyor. Peki bizim değerlendirmelerimizde bu düşünce doğrumudur. Ben evde ki evladıma sana bir şey  alacağım sözünü versem ve de almasam, kendi evladım bana küsüyor,kızıyor.

Eğer maazallah bunu sürekli yapsam, benim canım kanım olan yavrum bana güvenmeyecek, ne yapsamda inanmayacak. İşte polisimizde böyle sevgili okurlar.Bu hassas, duygulu ve cefakâr insanları bizler çok iyi anlıyoruz da, anlayıpta gündeme getirmeyenleri anlamıyoruz. Unutmayalım anlayışın olmadığı ve tek taraflı görüşün hakim olduğu bir idare sisteminde, arıza ve aksaklıklar da büyük olur.Hak, hak edilene verilmezse orda sorun vardır. Polisimiz emeklilik hayatına girerken , hiç değilse alacağı emeklilik ikramiyesinden yüzü gülsün.Ne dersiniz olmaz mı ? Ağlatmak yerine, gönül almak, bu insanların yüzlerini güldürmek, kendi haklarını, kendi özlük haklarını onlara geri vermek  dünyada da, Allah katında da daha makbul ve efdal değilmidir ? 

Ercüment ÖZDİKER (2001 ARŞİV)



Bu Ülkede Hainlere Geçit Yok !

 Terör örgütlerinin adı ne olursa olsun ister DEAŞ olsun, ister PKK, isterse FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ, bunların hepsi aynı amaç ve çıkar doğrultusunda olan terör örgütleridir. Amerika’nın, İsrail’in, İran’ın ve Avrupa’nın neredeyse tamamının desteklediği PKK ve FETÖ terör örgütleri artık son hamlelerini yapıyor. PKK ve DEAŞ’ın canlı bomba eylemleriyle hayatlarının baharlarında aramızdan ayrılan, haince ve hunharca şehit edilen polislerimize, askerlerimize, vatandaşlarımıza yüreğimiz yanıyor.

15 Temmuz hain darbe girişiminin gecesinde bombalanan ve taranan özel harekat daire başkanlığında, Kayseri’de ki hain canlı bomba saldırısında, Beşiktaş’ta ki hain çifte canlı bomba saldırısında şehit edilen yiğit polislerimize ve Mehmetçiklerimize yüreğimiz yanıyor. 2016 yılı maalesef bunlarla geçti. Gözümüzde yaş, yüreğimizde acıyla. 1993 yıllarına kadar çete konumunda olan, sayı ve muhimmat yönünden de çok zayıf olan PKK terör örgütü o yıllarda okulları basıyor, öğretmenlerimizi hunharca şehit ediyordu. PKK köy basıyor, çoluk, çocuk kundakta ki bebek dahil herkesi katlediyor, kadınlara tecavüz ediyordu. Yine PKK terör örgütü militanları yol kesiyor, eşkiyalık yapıyor, araçları yakıyor, içinde ki insanları gasp ettikten sonra öldürüyorlardı. Çiftlikleri basıp köylülerin hayvanlarını topluca katlediyor, öldürüyorlardı..Daha saymakla bitmez terör örgütü PKK’nın yaptıkları. Malumunuzdur ki Bebek Katili diye namı vardır bu kokuşmuş, hain, vatansız  PKK terör örgütünün..

Yukarıda bahsettiğimiz ülkeler el ele vermiş “Büyük Ortadoğu Projesini” nihayete erdirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sınırlarımızda savaş var, şehitlerimiz var. Suriye’de savaşıyoruz, şehit veriyoruz. Ülkemize sığınan Suriyeli mülteciler ise son derece rahatlar, Devletimizin kendilerine sağladığı imkanlarda mükemmel düzeyde. Suriye’de haince katledilen halkın, bitmeyen zulmün tek kurtarıcısı  sadece TÜRKİYE.  Tüm dünya bu zulmü sadece seyrediyor. Ülkelerinde insanlıktan bahseden, bir kedi için helikopter sevk eden sözüm ona Avrupa ülkeleri, Suriye ‘de ki katliamı film seyreder gibi seyrediyor. Büyük ve Güçlü Türkiye olarak bizler bunları gayet net görebiliyoruz. Her zamankinden daha fazla kararlılığımız var bizim. Tüm acılara rağmen dimdik ayaktayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın deyişiyle “ Bayrakları bayrak yapan üstünde ki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır”.. Çok şükür aziz vatan uğruna şehitlik şerbetini içen binlerce kahramanımız, yiğidimiz var bizim..

Sosyal medya üzerinden, Twİtter, Facebook, İnstagram gibi iletişim araçlarından fake hesap açan terör sevicilerinin mesajlarını incelediğimizde devletimize, milletimize, askerimize, polisimize yönelik iğrenç hakaretlerini hep beraber gördük. Emniyet teşkilatımızın siber suçlarla mücadele ekipleri bunları bir bir tespit edip yargı önüne çıkarıyorlar. Tabi gereken cezayı da alıyorlar. Bu hain terör sevicilerinin ve yandaşlarının “ İyi ki öldüler” diye hitap ettikleri polislerimiz, onlarında canlarını, mallarını koruyordu. Evlerinde huzur içerisinde uyumalarını sağlıyordu. Hakaret ettikleri, iyi ki öldüler diye hitap ettikleri, onların da namuslarının bekçileriydi. Aslında konu memleket meselesi ise, saldırı ister yazı ile, ister silahla, ister bomba ile, isterse canlı bomba ile olsun, bizce hepsinin amacı aynıdır. Bu topraklarda yaşayıp, bu topraklarda çoğalıp, bu memleketin havasını koklayan, suyunu içen, ekmeğini yiyen ve her şeye rağmen vatanına şu ya da bu yolla ihanet eden herkes vatan hainidir. Topraklarımızı bölmek, parçalamak isteyen, ülkemizde kaos ortamı yaratmaya çalışan, güvenlik kuvvetlerimizi haince şehit eden, ülke ekonomimizi zarara uğratan terör örgütlerine devletimiz en ağır cevabı veriyor. Ne zamana kadar ? Tüm terör örgütlerinin kökü kazınana kadar. Yaşadığımız acılara rağmen, kaybettiğimiz birbirinden yiğit, kahraman şehit asker ve polislerimize rağmen daha güçlü ve daha kararlıyız. Yılmayacağız, parçalanmayacağız, bölünmeyeceğiz. Bir olacağız, kardeş olacağız. Acımızı yüreğimize gömeceğiz, bağrımıza taş basacağız ama şehitlerimizi de, vatan hainlerini de, bizlere yaşattıkları acıları da asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Her şey huzur içerisinde yaşayacağımız ve gelecek nesillerimizin de huzur içerisinde yaşayacağı bir TÜRKİYE için. Devlet, Millet el ele, Polis, asker el ele bir olacağız. Her zaman diyoruz yine hatırlatmakta fayda var “ SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR” vesselam…    (Ercüment ÖZDİKER - EYLÜL-2015) 










 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi35
Bugün Toplam513
Toplam Ziyaret467253
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Hava Durumu
Saat
EMNİYET HABER