ADALET HER YERE, ADALET HERKESE LAZIMDIR ADALET HER YERE, ADALET HERKESE LAZIMDIR 21 Ocak 2019'da yerel saat ile 17:10'da Kerç Boğazının 15 deniz mili açığında, Maestro ve Candy isimli, birbirlerine aborda olmuş şekilde LPG transferi yapan, aynı şirkete (Milano shipping- Türkiye'deki adıyla Mr denizcilik- sahipleri : Serkan Düzgören, Erkan Düzgören, Mustafa Aydın, Ufuk Kenar) ait, Tanzanya bayraklı iki gemide, transfer esnasında parlama meydana gelmesi sonucu denizciler kendilerini can havliyle denize atmış, her iki gemiden toplam 8 Türk denizci kurtulurken, 4 Türk denizci hipotermia (uzun süre soğuk suya maruz kalma) sonucu hayatını kaybetmiş, 4 Türk denizci ise halen kayıptır. Ayrıca 12 Hintli denizci de yaşamını yitirmiştir. Cenazesine ulaşılan 4 Türk denizcinin naaşı olaydan 8 gün sonra Türkiye'ye getirilmiştir. Gemi takip erişim sitesi olan Marine Traffic'ten bakıldığında operasyon sırasında, gemilerin Gps pozisyonlarına göre konumlarını kara istasyonlarına yansıtan bir cihaz olan AIS (Automatic Identification System)'in her iki gemide de devre dışı olduğu görülmektedir. Bu durum IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) kurallarının açık bir ihlali ve suç olması yanında, parlama sonucu ortaya çıkan yanıgını müteakip bölgeye giden Rus kurtarma ekibinin, olay mahalini bulamamasına ve bölgeye geç erişmesine sebep olmuştur. (Bu konu Rus basınında da gündeme gelmiş olup, deliller elimizde mevcuttur.) İlaveten bu patlamadan kurtulan gemi personellerin savcılığa verdikleri yazılı ifadelerinde patlamaya lpg aktarımını sağlayan transfer hortumunun sebep olduğu bilgisi geçmektedir. Söz konusu ifadelere göre, iki gemi arasında sürekli kullanılan bu transfer hortumunun yıpranmış ve sızıntı yapacak düzeyde hasarlı olduğu şirkete 2 senedir bildirilmesine rağmen yüksek maliyet gerekçesiyle bu hortum yenilenmemiştir. Bu etkenler, olaya bir iş kazasından ziyade "iş cinayeti" niteliği kazandırmaktadır. Patlamadan kurtulan gemi personelin verdiği bilgiye göre, şirket avukatı Ender Uğur kazadan hemen sonra olayın gerçekleştiği Kırım'a gitmiş ve kurtulan personele birtakım "telkinlerde" bulunmuştur. "Transfer pompası patlak" , "Armatörü satmayın, kendi ayağınıza sıkarsınız" , "bizde para da çok, çevre de" , " aileler dava açarsa armatör'ün ağır ceza hakimlerini ayarlayacak" şeklindeki ifadeler bu telkinlerden(!) sadece bazılarıdır. Çanakkale milletvekili sayın Özgür Ceylan konu ile ilgili tüm ayrıntıları belirterek 2 Mart 2019'da TBMM'de Ulaştırma Bakanlığına sözlü soru önergesi vermiş, 14 Mayıs'ta bakanlığın verdiği cevapta ise; "vefat edenlerin Türk olması sebebiyle TC devletinin bu olayla birinci dereceden ilgili devlet olmasına rağmen, gemilerin yabancı bayraklı olmasından ötürü gerekli denetimlerin yapılamadığı" bilgisi geçilmiştir. Ulaştırma bakanlığı deniz survey yetilisi'ne ulaşan ailelere her iki geminin kaptanı ile ilgili olarak (Eralp Akat & Ozan Güleç) "kaptanlık yeterliliklerinin eğitim+tecrübe yoluyla edinilmediği, para karşılığı Tanzanya devletinden alınmış sahte bir belge" olduğu bilgisi verilmiştir. Kazadan kurtulan personel de bu bilgiyi doğrulamıştır. Ölümlü deniz kazalarında, şirketler kazadan doğan maddi ve manevi yükümlülüklerini zorunlu P&I Clup ( Sigorta Şirketi) vasıtasıyla yerine getirirler. Ne yazık ki bu gemilerin geçerli bir sigorta şirketi de bulunmamaktadır. Türk boğazlarından transit geçişlerinde yaptıkları bildirimde gösterdikleri sözde sigorta şirketinin evrak sahteciliğinden ibaret bir düzmece olduğu ortaya çıkmıştır. Bütün bu gelişmelerin ışığında, ailelerin avukatları aracılığı ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş, savcılık yaptığı inceleme neticesinde armatörlerden Serkan Düzgören ve Erkan Düzgören'in ifadesini almaya gerek görmüş ancak bu şahıslar ifade vermeye gelmemişlerdir. Şu an haklarında yakalama kararı mevcut olup, kendilerine ulaşılamamaktadır. Şirket sahiplerinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, aileleri her iki gemiyi haciz yoluyla tutuklatma hakkını kullanmaya zorlamıştır. Bu merkezde ilk önce Maestro gemisi söküm için İzmir/Aliağa'ya getirilmek üzere römorkör tarafından çekilirken daha önce alınan mahkeme kararı gereği sahil güvenlik tarafından İstanbul Boğazında durdurulmuş ve Haydarpaşa limanına çekilmiştir. Candy gemisi ise, bulunduğu Kerç'ten kalkışının Novorossisyk konsolosluğu tarafından haber verilmemesi nedeniyle önceden mahkeme kararı çıkartmaya vakit bulunamamasından ötürü Türk boğazlarında müdahale edilemeden geçiş yapmış, ancak nihayetinde Aliağa varışı müteakip söküme girmeden hemen önce haciz edilerek tutuklatılmıştır. Her iki gemiyi çeken Feras römorkörü takip edilememesi için seyir süresince Ais cihazını kapatmıştır. Öte yandan, Candy gemisini tutuklanmadan önce satın aldığını iddia eden "Şimşekler Gıda Gemi Sökümü" isimli tersane, söz konusu haciz kararlarının bozulması için dava açmıştır. Dava dilekçesinde geminin patlamadan dolayı gemi vasfını yitirdiği iddia edilerek haciz kararının haksız olduğu ve kaldırılması gerektiği, ayrıca acılı ailelerin mahkemenin belirleyeceği oranda teminat ödemeye mahkum edilmesi istenmiştir. Oysa Türk Ticaret Kanunun 931. maddesi "yüzen, hareket edebilen her deniz taşıtının (kendi kendine yüzebilmesi ile dışarıdan bir unsurla yürütülmesi hususu arasında fark olmaksızın) gemi vasfını koruduğunu açıkça belirtmektedir. Yine Türk Ticaret Kanunun 1320/a maddesine göre ödenmesi gereken teminatın, 1363/3 maddesi gereği alacaklılar için bir "muafiyet" hakkı tanıdığı açıktır. Söz konusu mahkeme 27 Kasım tarihinde İzmir'de görülecektir. SON SÖZ Aileler olarak vefat eden ve kayıp durumunda olan toplam 8 Türk denizcinin geride bıraktığı aileleri ve yetim çocukları için adaletin yerini bulacağına olan inancımız tamdır. Saygılarımızla EMNİYET HABER GAZETESİ
|
1409 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Aktif Ziyaretçi | 34 |
Bugün Toplam | 232 |
Toplam Ziyaret | 466972 |
Alış | Satış | |
---|---|---|
Dolar | 34.4254 | 34.5633 |
Euro | 36.2505 | 36.3957 |